23 Aralık 2014 Salı

Hello Merry White Christmas

Merhaba.. 

Yine ben;

Arkadaşlar bugün size, yani size derken yeni yıla evde girecekler için bir paylaşımda bulunacağım. Evde oturup televizyon izleyenlere, ailesiyle olanlara, süsleme yapanlara, tek başına sabahlayıp ya da erkenden uyuyacak olanlara bu tavsiyem. 

Tabi ilk önce "christmas playlist" oluşturmamız lazım..

  1. Adın da "christmas"  olan şarkılarla başlayıp ilk sıraya Coldplay - Christmas Lights gelsin o zaman. Geceye girmeden önce kendimizi buna biraz hazırlamamız gerek.
  2. Sesiyle, saksafonun ezgisiyle hafif kıpır kıpır olan bir şarkı Ariana Grande - Santa Baby olsun. Şarkı çalarken kafanızı serbest bırakabilirsiniz.
  3. Böyle hafif düşüşleri engellemek için biraz elektronik bir şarkı olan Fortune Days - The Glitch Mob 'un melodisine bırakalım kendimizi. Mesela ben şuan öyle yapıyorum. Şimdi bunları dinlemek için illa alkol tüketmenize gerek yok, alkol olmadan da eğlendirebilesiniz kendinizi
  4. Şimdi biraz daha hızlandırıp kendinizi tüm ışıkları kapatıp açmanın zamanı geldi gibi sanki    T-pain ve Ne-Yo ikilisinden Turn All The Lights On hızına bırakın kendinizi
     5. Geri sayım başladıktan sonra benim en sevdiklerimden birisi olan M83 - Midnight City çalsın, sıkıntı yok 5 şarkı ile geceyi kapatmanıza izin vermeyeceğim. 


Beni bilen bilir zaten yılbaşı gecesi spotify'da sizlere playlistimi sunacağım takipte ve sağlıcakta kalın.
Yeni yıl tüm kötülükleri, tüm engelleri kaldırsın önünüzden.
Mutlu olun
İstediğiniz gibi yaşayın.
Sevgilerimle

                                                                                                                         MARCOPOLO

17 Aralık 2014 Çarşamba

Zaten kim bakabilmiş ki gerçekten içine

Bazen üşür insan.
Elindeki bira bardağıyla kolalı gömlek yakaları o kadar uyumsuzdu ki, kimse fark etmedi. Tıpkı yeni doldurulmuş birasının dudağının üst kısmında imkânsız incelikte bir köpük çizgisi oluşturduğunu fark etmemeleri gibi. Uzun cümlelerle ölümden bahseden bir kadının aslında aşırı soğanlı bir köfte hamuru kadar sevgisiz olması gerektiğini öğreneli çok olmuştu. Ama o anda kadının uzun cümlelerle ölümden bahsettiğinin farkında değildi. Çok güzel dinlemiyordu. Ve kadın çok eski bir şeyi hatırlatırcasına, inatla gözlerini göz kapaklarına doğru kaldırıp güzel ama güvensiz bir elektriği mekânın tüm boşluklarına sızdırıyordu.
Zamansız bir yolculuğu anımsadı, arkasında inatla onu takip eden yağmuru, belli belirsiz Drake şarkısını ve yağmuru orada bırakıp geri dönüşünü; yeni atılmış yol çizgilerinin ve gece kadar siyah asfaltın yarattığı hipnozu ve şu anda hatırlayamadığı birkaç şeyi daha, hatırladığını hatırladı.
Bazen olur böyle…
Geçen zamanın ve uzun cümleler kurmak için gerekli dudak hareketlerinin yarattığı belirsiz bir Drake şarkısı kadar hafif hava dalgasının etkisiyle yoğunlaşan bira köpüğünün oluşturduğu küçük bira damlasının verdiği rahatsızlıkla kendine geldi. Gerçekten de uzun cümleler kuran ve bunu yaparken iştahla bira içen birinin karşısında oturuyordu. İlk anda inanamadı buna. Aslında daha sonraki birkaç anda da inanamadı, işte tam olarak bu anda kendisine bir soru sorulduğunu ve giderek büyüyen sessizliğin geciken cevaptan kaynaklandığını anladı. Bu konularda sorulan soru ne olursa olsun verilecek tek bir cevap olduğunu artık hayatta olamayacak kadar yaşlı bir büyücüden öğreneli çok olmamıştı. “Eğer bir adamın kafasını koparırsan ölür,” dedi “ve bunun tek bir açıklaması vardır, çünkü bu onu öldürür.”
Arka arkaya bu kadar ağır cümleler kurmanın verdiği ağırlıkla alt kattaki bara indi. Yanındaki sandalyede yıllardır orada oturuyormuş duygusu veren, önündeki bardağın içinde neredeyse sıvılaşmış bir sis bulunan ve dışarıdaki soğuk gece kadar yaşlı bir defter duran bir adam oturuyordu. Hiç konuşmadı, yeltenmedi bile. Defterin açık sayfasında yanlış hatırlamadığı kadarıyla şöyle bir şey yazıyordu:
Zaten, kim gerçekten bakabilmiş ki, içine…

Müziğimi alttaki bağlantıdan takip edebilirsiniz
Yorum yazıp blogumu şenlendirebilirsiniz..

16 Aralık 2014 Salı

Yeni Bir Ben Bloğu

Merhaba arkadaşlar; 



Bir önceki blog'um hacklendiği için size tekrardan dönüş yapmam uzun sürecek lakin bu yazımı okuduğunuz anda özürlerimi kabul edeceğinizi düşünüyorum. Bu kez karşınız da yeni bir ben olarak bulunuyorum. Yine kimsenin bilmediği, garip bir hal alan gizeme doğru yolculuk yapmaya hazır olduğunuz da beni tekrardan bulacaksınız. Bildiğiniz ve hatırlayacağınız üzere müzik ruhun ve benim gıdam. 



Size ilk özür dilerim ve hoş geldim, hoş gelesiniz müziğini bağlantı da paylaşacağım. Yazının sonunda tabi ki. Ama bu ilk olacak yani bundan sonra da daha önce yapmış olduğum gibi; müzik ile birlikte yazının akışına kapılacak olmanızın garantisini şimdiden veriyorum size. 



Mutlu günleriniz başlangıcı mutlu bir sabahta saklıdır. Bir bardak su için ve her ne iş yapıyorsanız bu yazıyı okuduğunuz da daha da keyifle yapmaya başlayın. 



Kış gününde bir Yaz müziği